e-ISSN 1302-7476
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi - EÜ Dişhek Fak Derg: 30 (2)
Cilt: 30  Sayı: 2 - 2009
DERLEME
1.
Sklerotik dentine bağlanma
Bonding to sclerotic dentin
Esra Uzer Çelik, Gül Yıldız, Günseli Katırcı
Sayfalar 61 - 74
Dentin sklerozu; odontoblast uzantılarının uyaranlar karşısında faaliyete geçmesi sonucu dentin kanalcıklarının minerallerle kısmen veya tamamen tıkanmasıyla karakterize dentin dokusunda gözlenen yapısal bir değişikliktir. Klinik olarak bu durum sıklıkla çürüksüz servikal lezyonlarda karşımıza çıkmaktadır. Sklerotik dentinin asit ve adeziv rezin uygulamasına verdiği yanıt normal dentinden farklılıklar gösterebilmektedir. Bu durum klinik olarak sklerotik lezyonlara uygulanan restorasyonlarda başarısızlıklara yol açabilmektedir.
Bu derlemenin amacı fizyolojik ve patolojik uyaranlar sonucu dentin dokusunda gözlenen değişiklikleri ve sklerotik dentine bağlanmayı inceleyen laboratuar ve klinik çalışmaların sonuçları ışığında farklı adeziv sistemlerin sklerotik dentine bağlanma performanslarını değerlendirmektir.
Dentin sclerosis is a structural variation of dentin characterized by a partial or complete obliteration of dentin tubules by minerals, caused by the stimulation of productive activity of odontoblastic processes against the stimuli. Clinically, this variation is commonly observed in non-carious cervical lesions. Sclerotic dentin is known to respond to etching and bonding differently than how normal dentin responds. This may lead to the failure of restorations in sclerotic lesions.
The aim of this review was to evaluate the variations in dentin due to physiological and pathological stimuli and bonding performance of different adhesive systems to sclerotic dentin based on the laboratory and clinical studies related to these topics.

2.
Oral Mukozanın Premalign Beyaz Lezyonları
Premalign White Lesions of Oral Mucosa
Atifet Harika Kutluay, Dilek Uğar Çankal
Sayfalar 75 - 86
Oral mukozanın beyaz lezyonları, mukoza yüzeyindeki bazı değişiklikler sonucu ışık dağılımının farklı olmasıyla meydana gelmektedir. Bu lezyonlardan bazıları dokularda herhangi bir alanda ortaya çıkıp, latent bir dönemin ardından premalign karakter sergileyebilir. Bu derlemede premalign lezyonlar, premalign durum ve malign transformasyon potansiyeli açısından değerlendirilmiştir. Malign transformasyon riskinin; biyopsi yapılarak, hastanın hikayesine ve klinik bulgulara dikkat ederek değerlendirilebileceği belirtilmiştir.
Bu derlemenin amacı, oral mukozanın premalign beyaz lezyonlarının etyolojileri, klinik belirtileri, teşhisleri ve ayırıcı tanıları hakkında bilgi vermek, güncel tedavi yöntemlerini aktarmaktır.
White lesions of oral mucosa occur as a result of some alterations on the surface of oral mucosa caused by the differences of light distribution. Some of these lesions may appear in any area on the tissues, display premalign character after a latent phase. In this review, the premalign lesions are evaluated in terms of premalign situations and malign transformation potentials. The procedure in determination the risk of malign transformation is indicated as biopsy, clinical history of the patients and the clinical symptoms.
The aim of this review is to give information about the ethiology, clinical symptoms, diagnosis and the differential diagnosis of the premalign white lesions of oral mucosa and to explain the current treatment methods.

ARAŞTIRMA
3.
Döner ve el aletleri ile genişletilen oval şekilli kök kanallarında kalan debris ve smear tabakası: Taramalı elektron mikroskobu çalışması
Debris and smear layer remained in oval-shaped root canals following rotary and manual instrumentations: A scanning electron microscopic study
Senem Gökçen Yiğit Özer, Bilge Hakan Şen, Bekir Oğuz Aktener, Dilek Şen Şipar
Sayfalar 87 - 96
AMAÇ: Taramalı elektron mikroskobu ile yapılan bu çalışmanın amacı, oval kök kanallarının döner ve el eğeleri kullanılarak şekillendirilmesini takiben kanallarda kalan debris ve smear tabakası miktarının değerlendirilmesidir.
YÖNTEM: Çalışmada otuz adet alt çene keser diş kullanıldı. Kök kanalları crown-down tekniğinin kullanıldığı Quantec LX veya HERO 642 eğeleri ile veya step-back tekniğinin kullanıldığı H-tipi eğeler ile şekillendirildi. Bütün dişler taramalı elektron mikroskobu incelemesi için hazırlandı. Debris ve smear tabakası varlığı, çalışmada yer almayan üç gözlemci tarafından koroner, orta ve apikal üçte bir bölgelerde, beşli not verme yöntemi kullanılarak değerlendirildi. Verilerin ortalaması alındı ve parametrik olmayan Kruskal-Wallis ve Mann-Whitney U testleri kullanılarak istatistiksel analiz yapıldı.
BULGULAR: Quantec LX ve HERO 642 sistemleri kullanılarak gerçekleştirilen bütün şekillendirmelerde prepare edilmemiş bölgeler tespit edildi. Kalan debris ve smear tabakası değerlendirildiğinde, her ne kadar koroner üçte bir bölgede en düşük skorlar elde edilmiş olsa da, bölgeler göz önüne alındığında gruplar arasında anlamlı bir fark saptanmadı. Özellikle apikal üçte bir bölgede, Quantec LX eğeler en düşük debris skorlarına sahip oldular (p<0,01). Quantec LX sisteminin Hero 642 ve el eğeleri ile kıyaslandığında en düşük smear tabakası değerlerine sahip olduğu belirlendi, fakat bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05).
SONUÇ: Debris varlığı değerlendirildiğinde özellikle apikal üçte bir bölgede Quantec LX eğeler diğer sistemlere göre daha başarılı oldu. Oval şekilli kök kanalları döner aletler ile genişletilirken, kök kanal duvarlarında prepare edilmeyen alanlar kalabilmektedir.
OBJECTIVE: The aim of this scanning electron microscopic study was to investigate remaining debris and smear layer in oval root canals following rotary and manual instrumentation.
METHODS: Thirty extracted mandibular incisors were used in this study. Root canals were prepared with Quantec LX or HERO 642 instruments in a crown-down technique or with step-back instrumentation with H-files. Teeth were split longitudinally and prepared for scanning electron microscopic evaluation. The presence of debris and smear layer was evaluated in the coronal, middle and apical thirds of the canals blindly by three trained observers. A 5-category established scoring system was used for evaluation. Means were calculated and statistical analysis was performed using non-parametric Kruskal-Wallis and Mann-Whitney U tests.
RESULTS: There were unprepared areas in all root canals instrumented with Quantec LX and HERO 642 files. There were no significant differences among the regions with respect to remaining debris and smear layer even though the coronal thirds received the lowest scores. Quantec LX instruments demonstrated lowest debris scores, particularly in the apical third (p<0.01). The Quantec system remained less smear layer on root canal walls in comparison to Hero 642 and manual preparation. However, this difference was not significant (p>0.05).
CONCLUSION: Quantec LX system performed better particularly in apical part of the root canals with respect to presence of debris. Rotary systems were not very effective in preparing oval-shaped root canals since uninstrumented areas were observed frequently on the root canal walls.

4.
Yabancı Dilde Hazırlanmış Bir Ölçeğin Türkçe’ye Uyarlanması: Çocuklarda Oral Sağlığın Günlük Yaşama Etkisi
Turkish Adaptation of an Index in Foreign Language: Child Oral Impact on Daily Performance
Seda Can, Aslı Topaloğlu Ak, Ece Eden
Sayfalar 97 - 103
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, yabancı dilde hazırlanmış bir ölçeğin Türkçe tercümesinin ve uyarlamasının yapılma aşamalarının ‘Çocuklarda Oral Sağlığın Günlük Hayata Etkisini Ölçen İndeks’ örneği ile gösterilmesidir.
YÖNTEMLER: Orijinali İngilizce olan ölçek, birbirinden bağımsız, anadili Türkçe ve İngilizcesi akıcı olan 3 dişhekimi ve 2 çevirmen tarafından Türkçe’ye tercüme edildi. Ölçeğin Türkçe sürümü, anadili İngilizce, Türkçe’si akıcı olan 2 çevirmen tarafından İngilizce’ye çevrilerek orijinal ölçek ile karşılaştırıldı. Çeviriler arası farklar, kültürel adaptasyon ve uygun kelime seçimi için rapor hazırlandı. Ölçek, yaşları 11–12 olan 11 çocuğa uygulandı. 1 hafta sonra aynı çocuklara test tekrar uygulanıp, ilk test-son testin zaman içindeki güvenilirliği Wilcoxon Signed Ranks testi ile analiz edildi.
BULGULAR: Ölçeğin Türkçe’ye tercüme edilen son hali University College London’daki araştırmacılardan onay aldı. İlk test ve son test ölçek verileri arasındaki fark kıyaslandığında anlamsız bulundu (p>0,05).
SONUÇ: Türkçe tercümesi yapılan ölçeğin, geçerlilik ve güvenirlilik değerlendirilmesinin yapılabilmesi için daha geniş bir çalışma grubu üzerinde uygulanması gerekmektedir.


OBJECTIVE: The aim of the present study was to show procedures of Turkish translation and adaptation of an index in foreign language by using Child OIDP as an example.
METHODS: Three dentists and 2 translators, who are Turkish native speakers and have fluent English, translated the original English version of the Index to Turkish. Turkish version of the Index was back translated to English by two English native speakers who are fluent in Turkish. English translation was compared with the original index. Differences in translations, cultural adaptation and appropriate term selection were reported. Index was implemented on 11-12 year old 11 children. One week later index was reimplemented on same children and inter reliability was analyzed using Wilcoxon Signed Ranks test.
RESULTS: Turkish translation of the Index was approved by the researchers in University College London. There was no statistically significant difference found between the results of the pre and post tests in time (p>0.05).
CONCLUSION: The validation and reliability of Turkish version of the index should be evaluated on a group with higher subject size.

5.
Türk Toplumunda Ortodontist, Dişhekimliği Öğrencisi ve Diğer Toplum Bireyleri Arasındaki Ortodontik Düzensizliklerin Algılanma Farklılıkları
The Perception Difference of Orthodontic Malloclusions Among Orthodontists, Dental Students and Other Members of the Society in Turkish Population
Gökhan Önçağ, Servet Doğan, Işıl Aras, Ozan Topçu, Erdal Işıksal
Sayfalar 105 - 114
AMAÇ: Çalışmamızın amacı, dişhekimliği öğrencileri (G1) ile toplumdaki diğer bireylerin (G2) ortodontik düzensizlikleri algılamaları ile benlik saygıları arasındaki ilişkinin saptanması, bunların ortodontistin algısı ile karşılaştırılması ve iki grup arası farkların belirlenmesidir.
YÖNTEMLER: Yaşları 19 ile 25 yaş arasında değişen ortodontik tedavi görmemiş 353 (192 kadın, 161 erkek) adet dişhekimliği öğrencisi ile aynı yaş grubunda olan 351 (178 kadın, 173 erkek) adet konu ile ilgili olmayan bireylerden oluşan toplam 704 kişiyi içermekteydi. Benlik saygısının belirlenmesinde Rosenberg benlik saygısı ölçeği, ortodontik düzensizliklerin saptanmasında ise beş basamaktan oluşan OTGİ'nin dental sağlık bileşeni kullanıldı. Grupların ortodontik düzensizliği algılaması ise OTGİ'nin modifiye edilmiş estetik bileşeni ile değerlendirildi.
BULGULAR: G2 grubunun tedavi gereksinimi ve ortodontik düzensizlikleri algılaması ile ortodontistlerin algılamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı (p<0,001). Ancak G1 ile G2 grubunun ortodontik düzensizlikleri algılama açısından karşılaştırıldığında G1 Grubunun algılarının yüksek olduğu saptandı ve sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,001). Cinsiyetler arası önemli fark bulunmazken (p>0,05), OTGİ sonucu elde edilen bulgular ortodontist ile G1 grubu arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,001). Benlik algısı ile ortodontik düzensizlik algısı arasındaki ilişki ise istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05).
SONUÇ: Toplumumuzdaki bireylerin ortodontik düzensizliklerin algılamalarının yetersiz olduğunu gösteren bu çalışmada mesleğimizin tanıtımının önemi bir kez daha vurgulanmaktadır.
OBJECTIVE: Our purpose was to compare the perception of orthodontic malocclusion of dental student (G1) with other individual of the society (G2), their perception with the orthodontist by also establishing the differences.
METHODS: Our study group consisted of 704 subjects of whom 353 (192 females, 161 males) were G1 and the remaining 351 being (178 females, 173 males) were G2. Rosenberg Self-Esteem The test was utilized when determining self-perception, and IOTN Index was used to identify the orthodontic malocclusion and determination pertaining the perception of orthodontic malocclusion.
RESULTS: According to the data there was a statistically significant difference between the orthodontist and G2 group concerning orthodontic treatment need and perception of the orthodontic malocclusion (p<0.001). However when G1 and G2 groups were compared on the basis of their perception of orthodontic malocclusion G1 showed higher perception levels and results were statistically significant (p<0.001). There was no statistically significant gender differences (p>0.05), while there was a statistically significant difference between orthodontists and G1 group. The correlation of self-perception and perception of orthodontic malocclusion was not statistically significant (p>0.05).
CONCLUSION: In this study showing poor perception of the society pertaining to orthodontic malocclusion, the importance of the presentation/introduction/advertisement of our profession was emphasized.

6.
Değişik İrigasyon Solüsyonlarının Kök Kanal Dentini Üzerindeki Etkilerinin SEM ile İncelenmesi
Evaluation of the Effect of Different Irrigation Solutions on Root Canal Dentine by SEM
Ilgın Akçay, Necdet Erdilek, Bilge Hakan Şen
Sayfalar 115 - 124
AMAÇ: Son irigasyonda EGTA, EDTA, CDTA ile NaOCl ya da EDA uygulamasının debris ve smear tabakasını uzaklaştırma kapasiteleri ile neden oldukları erozyon miktarı araştırıldı.
YÖNTEMLER: Elli adet anterior diş Hero 642 ile distile su kullanılarak genişletildi. Dişler 5 gruba ayrıldı: Grup 1: EDTA+NaOCl; Grup 2: EGTA+NaOCl; Grup 3: CDTA+NaOCl; Grup 4: EDTA+EDA; Grup 5: (1/1(v/v)EDTA-EDA)+(1/1(v/v)EDTA-EDA). Her solüsyondan 3 ml 1 dakika boyunca uygulandı. Dişler daha sonra SEM incelemesi için hazırlandı ve örnek fotoğrafar çekildi. SEM görüntüleri gözlemciler tarafından kalan debris, smear tabakası ve erozyon miktarı açısından skorlandı. İstatistiksel değerlendirmede ANOVA testi; fark saptandığında ise kovaryans ve Bonferroni testleri kullanıldı (p= 0,05).
BULGULAR: Tüm irigasyon uygulamalarının debris ve smear tabakasını ortamdan etkili bir şekilde uzaklaştırdığı, ancak EDTA+NaOCl’in dentin kanalcıklarında yoğun erozyon meydana getirdiği; EGTA+NaOCl’in peritübüler dentini aşındırdığı; CDTA+NaOCl, EDTA+EDA ve EDTA-EDA karışımının dentin kanalcıklarında erozyon meydana getirmedikleri saptandı.
SONUÇ: Smearı uzaklaştırmada EGTA ve CDTA, EDTA’ya alternatif olabilir. EDTA-EDA karışımının konsantrasyon ve karışım oranı değiştirilerek kök kanalını temizleme etkinliği araştırılmalıdır. EDTA-EDA karışımı ve EDA’nın antimikrobiyal etkinlikleri araştırılmalıdır.
OBJECTIVE: TTo evaluate the ability of EGTA, EDTA, CDTA used in combination with NaOCl or EDA as final rinse to remove debris and smear layer and their erosive potentials.
METHODS: Fifty anterior teeth were prepared with Hero 642 using distilled water. Teeth were divided into 5 groups: Group 1: EDTA+NaOCl; Group 2: EGTA+NaOCl; Group 3: CDTA+NaOCl; Group 4: EDTA+EDA; Group 5: (1/1(v/v)EDTA-EDA)+(1/1 (v/v)EDTA-EDA). Three ml of each solution was applied for 1 minute. Then, teeth were prepared for SEM and representative photographs were taken. SEM photographs were scored for debris, smear remaining and caused erosion of the tubules by observers. Differences between the groups were statistically analyzed by using ANOVA, covariance and Bonferroni tests (p= 0.05).
RESULTS: All of the regimens effectively removed debris and smear layer. However EDTA+NaOCl caused severe erosion at the tubules and EGTA+NaOCl eroded the peritubuler dentine. The rest of the solutions did not cause any erosion.
CONCLUSION: EGTA and CDTA can be alternatives to EDTA for smear removal. More investigations are needed for different volume rate and concentrations of EDTA-EDA mixture on root canal cleanness. The antimicrobial effectiveness of EDTA-EDA mixture and EDA must be evaluated.

OLGU SUNUMU
7.
Üst Çenede Ossifiye Fibrom: Olgu Sunumu
Ossifying Fibroma in the Upper Jaw: Case Report
Esin Alpöz, Bahar Sezer, Taha Ünal
Sayfalar 125 - 128
Osifiye fibrom kemik ve/veya semente benzer farklı miktarlarda mineralize yapılar içeren iyi sınırlı fibröz bir oluşumdur. Bu olgu sunumunda 31 yaşındaki kadın hastanın üst çenesindeki büyük hacimli osifiye fibrom tanımlandı. Ayrıca, tedaviyi belirleyecek doğru tanı için klinisyenin rolü ve biopsinin önemi vurgulandı.
Ossifying fibroma is demarcated lesion of fibrous tissue with varying amounts of mineralized material resembling bone and/or cementum. This report presented a 31-year-old female patient with a large ossifying fibroma of the maxilla. In addition, the report discussed the clinician’s role in correct diagnosis and the importance of biopsy for the correct management was emphasized.

LookUs & Online Makale