e-ISSN 1302-7476
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi - EÜ Dişhek Fak Derg: 44 (1)
Cilt: 44  Sayı: 1 - 2023
ARAŞTIRMA
1.
Gömülü Mandibular 3. Azı Dişlerin Çekiminden Sonra; Çekim Soketine Trombositten Zengin Fibrin Uygulanmasının Ağrı, Ödem ve Trismus Üzerine Etkisi
Effects Of Platelet-Rich Fibrin on Pain, Edema, and Trismus After Surgical Extraction of Impacted Mandibular Third Molars
Sancar Şimşek, İlker Özeç
doi: 10.5505/eudfd.2023.23008  Sayfalar 1 - 8
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada, gömülü yirmi yaş dişlerinin çekimi yapıldıktan sonra cerrahi bölgelere trombositten zengin fibrin (TZF) uygulanan hastalarda postoperatif ağrı, şişlik ve trismus değerlendirilmiştir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya dahil edilme kriterlerini karşılayan 16-30 yaş arasındaki 40 hasta (23 erkek, 17 kadın) değerlendirildi. Hastalar iki gruba ayrıldı. Kontrol grubunda (20 hasta), soket serum ile yıkandı ve deney grubunda soket PRF ile dolduruldu. Hastalar cerrahi işlemden sonra 1, 3 ve 7 günlerde değerlendirildi. Postoperatif ağrı VAS skalası (0-100) kullanılarak değerlendirildi, yüz şişmesi yatay ve dikey cetveller kullanılarak ölçüldü ve trismus, maksimum ağız açma kabiliyetini postoperatif 1, 3 ve 7. günlerde kaydederek değerlendirildi.
BULGULAR: Kontrol ve deney grupları ağrı açısından anlamlı farklılık gösterdi, ancak diğer iki parametre açısından farklılık bulunamadı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: PRF kullanımı ağrı için gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdi, ancak ödem ve trismus için farklılık bulunamadı.
INTRODUCTION: In this study, we aimed to evaluate the post-operative pain, facial swelling and trismus with or without applying PRF(Platelet-Rich fibrin) to the region of attraction after the withdrawal of the impacted third molars.
METHODS: Forty patients(23 male,17 female) ranging from 16-30 years age who provide the inclusion criteria were selected on this study. Patients were divided into two main groups. In the control group (20 patients), irrigated the socket by saline and in the experiment group socket filled with PRF. Patients were reclaimed 1. 3. 7. days after surgery. Post-operatively pain were evaluated with VAS(0-100), facial swelling evaluated with horizontal and vertical guide and trismus degree evaluated with maximum mouth opening quantity. These variants were also evaluated on postoperative 1. 3. 7 days.
RESULTS: Evaluations showed definite differences between the control group(without PRF) and the experiment group(PRF) in pain parameter, but no statistically significant difference was found between the other two parameters.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Using of PRF showed statistically significant diferrence between groups for pain, but not for edema and trismus.

2.
Periodontal Durum ve Diş Hekimliği Korkusu: İlk Diş Hekimi Ziyaret Yaşı ve Sosyodemografik Durumun Etkisinin Kesitsel Olarak İncelenmesi
Periodontal Status and Dental Fear: A Sectional Investigation of the Effect of Sociodemographic Status and Age of First Dental Visit
Ekin Beşiroğlu, Müge Lütfioğlu
doi: 10.5505/eudfd.2023.88709  Sayfalar 9 - 16
GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışmamızın amacı bireylerin periodontal sağlık durumu ile diş hekimliği korkusu, ilk diş hekimine gitme yaşı ve sosyo-demografik durum arasındaki ilişkilerin incelenmesidir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Kliniği’ne tedavi ve kontrol amacıyla başvuran 18 yaşından büyük 750 bireye; sosyo-demografik verileri, oral hijyen alışkanlıkları, ilk diş hekimine gitme yaşı ve Dental Hijyen Korku Skalası (DHKS) ile ilgili soruları içeren anket uygulandı. Bu bireylerin periodontal durumları plak indeksi(Pİ), gingival indeksi(Gİ), cep derinliği(CD) ve klinik ataçman seviyesi(KAS) ölçümleri yapılarak, periodontal sağlık, gingivitis ve periodontitis olmak üzere üç grup belirlendi. Elde edilen tüm veriler istatistiksel olarak incelendi.
BULGULAR: DHKS skorunun periodontal duruma (p<0,001), cinsiyete(p<0,001), diş hekimine gitme sıklığına(p=0,001) göre anlamlı değişim gösterdiği ve DHKS ile ilk diş hekimine gitme yaşının pozitif zayıf ilişkisi olduğu belirlendi (r=0,131,p=0,001). Çalışmaya katılan bireylerin ilk diş hekimine gitme yaşlarının periodontal durum ile ilgili olarak anlamlı değişim gösterdiği belirlendi (p<0,001). Ayrıca, ilk diş hekimine gitme yaşı ile ilişkili olarak diş fırçalama sıklığının (p=0,002) ve bireylerin diş hekimine gitme sıklığının anlamlı fark gösterdiği belirlendi (p=0,001).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Periodontal olarak sağlıklı bireylerin ilk diş hekimine gitme yaşının daha düşük olduğu gözlenen çalışmamızda, bu bireylerin hem daha az diş hekimi korkusu olduğu hem de diş hekimine daha düzenli başvurduğu sonucuna ulaşılmıştır.
INTRODUCTION: The aim of our study is to investigate relationship between periodontal status, age of first dentist visit, dental fear and socio-demographic status of individuals.
METHODS: The questionnaire containing socio-demographic data, oral hygiene habits, age of the first dentist visit, and Dental Hygiene Fear Scale(DHFS) were applied to 750 individuals≥18 years who referred to Ondokuz Mayıs University, Faculty of Dentistry-Periodontology Departmanent either treatment or control. In order to determine periodontal status of those individuals, plaque index(PI), gingival index(GI), pocket depth(PD) and clinical attachment level(CAL) were measured, and three groups were constituted as periodontally healthy, gingivitis, periodontitis.
RESULTS: DHFS were found to be significantly different according to the periodontal status, gender, frequency of dentist visits(respectively, p<0,001, p<0,001, p=0,001), positive weak correlation with DHFS and age of first dentist visit were determined(r=0,131, p=0,001). The age of first dentist visit significantly differed regarding periodontal status(p <0,001). It was also found that frequency of tooth brushing(p=0,002) and frequency of dentist visits of participants showed significant differences in relation to age of first dentist visit(p=0,001).
DISCUSSION AND CONCLUSION: In our study, periodontally healthy individuals were found to have lower age of first dentist visit, also it was concluded that those individuals had less fear of dentists and referred to dentist more regularly.

3.
Farklı Dentofasiyal İskelet Paternine Sahip Bireylerde Maksiller Sinüs Hacimlerinin Karşılaştırılması: Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi Çalışması
Comparison of Maxillary Sinus Volumes in Individuals with Different Dentofacial Skeletal Patterns: A Cone-Beam Computed Tomography Study
Güldane Magat, Melek Tassoker, Bekir Lale, Melike Güleç, Sevgi Ozcan, Kaan Orhan
doi: 10.5505/eudfd.2023.75046  Sayfalar 17 - 23
GİRİŞ ve AMAÇ: Diş hekimliğinde maksiller sinüs, dişlere yakınlığı nedeniyle çok önemli bir anatomik oluşumdur. Bu çalışmanın amacı, dijital üç boyutlu (3D) modelleme kullanarak, maksiller sinüs hacimlerinin (MSH) üç farklı iskelet maloklüzyonuna göre değişimini değerlendirmektir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: 79 hastanın 158 konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) görüntüsü incelendi. MSH, MIMICS 19.0 yazılımı (Materialize HQ Technologielaan, Leuven, Belçika) kullanılarak ölçüldü. İskeletsel yapıyı (Açı sınıfı I-II-III) değerlendirmek için sefalometrik açısal ölçüm (ANB) kullanıldı. Sella-Nasion ile A noktası arasındaki açı (SNA) da ölçüldü.
BULGULAR: Sağ maksiller sinüsün ortalama hacmi 12.450 cm3, sol ise 12.586 cm3 idi. MSH, yaş, cinsiyet ve SNA değerleri arasında veya sol ve sağ sinüs arasında anlamlı ilişki bulunamadı (p> 0.05). Ayrıca MSH, çeşitli iskelet tiplerine göre anlamlı bir farklılık göstermedi (p> 0.05).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Yaş, cinsiyet, maloklüzyon sınıfları ve SNA değerleri maksiller sinüs hacminde önemli bir değişiklik sağlamadı. Bu çalışmanın sonuçları, ortodontik mini vida implantasyonu ve ortognatik cerrahi gibi operasyonları ana hatlarıyla belirtirken maksiller sinüsün değerlendirilmesinde faydalı olabilir.
INTRODUCTION: In dentistry, the maxillary sinus is a paramount anatomical formation due to its proximity to teeth. The aim of this study is to evaluate the change of the maxillary sinus volumes (MSV) in accordance with three different types of skeletal malocclusions, by using digital three-dimensional (3D) modeling.
METHODS: Overall, 158 cone-beam computed tomography (CBCT) images of 79 patients were analyzed. The MSV was measured using the MIMICS 19.0 software (Materialise HQ Technologielaan, Leuven, Belgium). Cephalometric angular measurement (ANB) was used to evaluate the skeletal patterns (Angle class I-II-III). The angle between Sella-Nasion and point A (SNA) was also measured.
RESULTS: The average volume of the right maxillary sinus was 12.450 cm3, while the left was 12.586 cm3. No significant relationships between MSV, age, gender, and SNA values or between the left and the right sinus were found (p>0.05). Also, MSV did not show any meaningful differences in accordance with the various skeletal types (p>0.05).
DISCUSSION AND CONCLUSION: Age, gender, malocclusion classes, and SNA values did not provide any substantial alteration on the volume of the maxillary sinus. The outcomes of this study may be beneficial in the assessment of the maxillary sinus when outlining operations such as orthodontic mini screw implantation and orthognathic surgery.

4.
Bir Diş Hekimliği Fakültesinde Farklı Görevlerde Çalışan Kişilerin Covid-19 Pandemisi Hakkındaki Bilgi ve Davranışları
Knowledge and Attitude Regarding Covid-19 Pandemic of the staff of a Faculty of Dentistry
Pınar Serdar Eymirli, Aysima Darıcı, Sevilay Karahan, Melek Dilek Turgut
doi: 10.5505/eudfd.2023.34713  Sayfalar 25 - 35
GİRİŞ ve AMAÇ: Diş hekimliği kliniklerinde görev alan çalışanlar Covid-19 enfeksiyonu açısından risk altındadır. Ancak, diş hekimleri dışında kliniklerde çalışanların Covid-19 hakkında bilgi ve davranışlarını yansıtan çalışma mevcut değildir. Bu çalışmanın amacı, bir diş hekimliği fakültesinde enfeksiyon açısından risk altındaki çalışanların ve öğrencilerin Covid-19 enfeksiyonu hakkındaki bilgi ve davranışlarının değerlendirilmesidir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Diş hekimliği ve meslek yüksek okulu öğrencileri, uzmanlık öğrencileri, öğretim elemanları, yardımcı personel ve temizlik görevlilerine e-posta aracılığıyla 3 bölüm ve toplam 30 sorudan oluşan anket gönderilmiştir. Elde edilen veriler SPSS programına girilerek istatistiksel analizleri yapılmıştır.
BULGULAR: Anketi cevaplayan 208 katılımcının büyük kısmı (%95,7) Covid-19 hakkında bilgiyi internetten edindiğini bildirmiştir. Covid-19’dan korunma hakkındaki bilgi düzeyinin yetersiz olduğunu düşünenler tüm katılımcıların %1,9’unu oluşturmaktadır. Aerosollü işlemlerden önce hastaya ağzını çalkalaması için önerilen %1 hidrojen peroksit ve %0,2 povidon iyot içeren gargaraların kullanımının gerekliliğini en çok bildiren meslek grupları öğretim üyeleri (sırasıyla %83,9-%44,6) ve uzmanlık öğrencileridir (sırasıyla %86,5-%32,4).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Covid-19 enfeksiyonu için uzun dönem takipleri yapılmış aşı veya ilaç olmayışı, aşılamanın hızla ilerleyemeyişi ve artan vakalar sebebiyle korunma önlemleri ve kişisel koruyucu ekipmanlar önemini halen korumaktadır. Covid-19 ile mücadelenin devam ettiği bu günlerde sadece diş hekimleri için değil hastalarla ilgilenen tüm öğrenci ve çalışanların enfeksiyondan korunma hakkındaki bilgi düzeyini ölçen çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
INTRODUCTION: Staff working in the dental clinics are under risk for Covid-19 infection. However, there has been lack of information of the dental staff other than the dentists regarding knowledge, attitude-behaviors about Covid-19. This study aimed to assess knowledge and behavior of the students and the dental staff who are under risk for infection in a faculty.
METHODS: The questionnaire consisting 3 parts and 25 questions was sent to the faculty of dentistry and vocational school students, residents, academic staff, dental clinical assistants and cleaning staff. The data were analyzed statistically by using the SPSS program.
RESULTS: Most of 208 participants (95,7%) reported that they obtained information about Covid-19 from the internet. Those who think that the level of knowledge about protection is insufficient constitutes 1.9% of all participants. The mouthwashes, 1%hydrogen-peroxide and 0.2%povidone-iodine, recommended before aerosol-generating procedures, were mostly reported by the academic staff (83.9%-44.6%, respectively) and the residents (86.5%-32.4%, respectively).
DISCUSSION AND CONCLUSION: Prevention and personal protective equipment still maintain their importance due to the slow progress of vaccination and the increasing number of cases. As the fight against Covid-19 continues, more studies are needed to evaluate the level of knowledge about the prevention involving not only the dentists but also the students and the dental staff.

5.
COVİD-19 Pandemisi Nedeniyle Uygulanan Tam Kapanma Döneminde Ortodonti Hastalarının Acil Durum Algılarının Değerlendirilmesi
Evaluation of Emergency Perceptions of Orthodontic Patients in the Period of Complete Closure Due to the COVID-19 Pandemic
Barış Başer, Burak Gülnar
doi: 10.5505/eudfd.2023.77045  Sayfalar 37 - 41
GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışmanın amacı; ülkemizde Covid-19 pandemisi nedeniyle uygulanan tam kapanma döneminde ortodonti hastalarının kliniğimize başvuru yollarını ve acil durum algılarını değerlendirmektir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya Karadeniz Teknik Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı’nda tedavisi devam eden ve biten hastalar dahil edilmiştir. 13.03.2020 - 01.06.2020 tam kapanma tarihleri arasında kliniğimize başvuruda bulunan hastaların başvuru yolları ile hangi acil taleple başvuruda bulunduğu kaydedilmiştir.
BULGULAR: Başvuruların en çok telefon araması ile yapıldığı görülmüştür. Tüm başvurular arasında acil durum talebinin büyük kısmını sabit ortodontik tedavi gören hastalar oluşturmuştur. Hareketli aparey kullanan hastalarda en fazla başvuru nedeninin kullanım süresi, sabit ortodontik tedavi görenlerde ise braket kopması olduğu belirlenmiştir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Acil durum başvuru talepleri incelendiğinde sabit ortodontik tedavi gören hasta sayısının belirgin şekilde fazla olduğu görülmektedir. Bu nedenle sabit tedavi gören hastaların tedavi pratiği ve mekaniğinde daha özenli olunması gerekmektedir.
INTRODUCTION: The aim of this study is to evaluate the ways of applying to our clinic and emergency perceptions of orthodontic patients during the complete closure period applied due to the Covid-19 pandemic in our country.
METHODS: The study included the patients still having orthodontic treatment and the patients whose treatment were completed in Karadeniz Technical University Faculty of Dentistry Department of Orthodontics. The application ways and urgent requests of the patients were recorded between 13.03.2020 - 01.06.2020 full closure dates.
RESULTS: It was observed that the applications were mostly made by phone calls. Among all the applications, the majority of the emergency request consisted of patients receiving fixed orthodontic treatment. It has been determined that the most common reason for removable appliances is duration of use and bracket debonding for fixed orthodontic treatment.
DISCUSSION AND CONCLUSION: It is understood that the number of patients receiving fixed orthodontic treatment is clearly higher when the emergency application requests are examined. So, it is necessary to be more careful in the treatment practice and mechanics of patients receiving fixed orthodontic treatment.

6.
Adölesan Bireylerde Farklı Anterior Posterior İskelet Paternine Sahip Bireylerde Retromandibular Alanın Morfometrik Analizi
Morphometric Analysis of The Retromandibular Area In Individuals With Different Anterior Posterior Skeletal Patterns in Adolescents
Güldane Mağat, Mehmet Akyüz
doi: 10.5505/eudfd.2023.57614  Sayfalar 43 - 50
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, farklı anteroposterior iskelet yüz paternine sahip adölesan bireylerin panoramik radyografilerinde, retromandibular boşluk (RMB), ramusun merkezi ile mandibular 2. molar arasındaki uzaklık (RMU), M3M’lerin mesiodistal genişlikleri (MDG) ve RMB’nin MDG’ye oranı (Bukkal-Genişlik Oranı/BGO) ölçümlerinin incelenerek, M3M’lerin erüpsiyon/ gömüklük durumlarının öngörülebilirliğini değerlendirmektir. Bu dişlerin profilaktik çekimi için gerekli prognostik faktörlerin belirlenmesi, M3M’lerin optimum çekim zamanlamasına ilişkin klinik karara yardımcı olabilir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu retrospektif çalışmada, 12-18 yaş arasındaki 287 bireye ait toplam 554 M3M değerlendirildi. RMB, RMU, BGO ve M3M’lerin MDG değerleri iskeletsel Sınıf ilişkisi, yaş ve cinsiyete göre incelendi.
BULGULAR: Bilateral RMB, RMU, MDG ve BGO değerleri iskeletsel sınıflamaya göre farklılık göstermemekle birlikte (p>0,05), bilateral RMB değerlerinin yaş gruplarına göre anlamlı farklılık gösterdiği belirlendi (p<0,01). Erkeklerin bilateral MDG değerleri, kadınlardan anlamlı şekilde yüksekti (p<0,01).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bulgularımız, iskeletsel ilişkilerin RMB, RMU, MDG ve BGO üzerinde etkili olmadığını göstermektedir. Erkeklerde MDG’nin daha fazla olması ve 15 yaşından sonra RMB’nin genişlemesi, tedavi seçeneklerine karar verirken hasta yaşının ve cinsiyetinin önemli faktörler olduğunu göstermektedir.
INTRODUCTION: The aim of this study was to evaluate the predictability of eruption/impaction states of mandibular 3rd molars (M3M) by determining the retromandibular space (RMS), the distance between the center of the ramus and the mandibular 2. molar (RMD), the mesiodistal widths of the M3Ms (MDW) and RMS to MDW ratio (Space-Width Ratio/SWR) measurements in panoramic radiographs of adolescent individuals with different anteroposterior skeletal facial patterns. Determining the prognostic factors required for prophylactic extraction of these teeth can assist clinical decisions regarding the optimal extraction timing of M3Ms.
METHODS: In this retrospective study, a total of 554 M3Ms from 287 individuals aged 12-18 years were evaluated. RMS, RMD, MDW and SWR were analyzed according to skeletal Class relationship, age and gender.
RESULTS: Bilateral RMS, RMD, MDW and SWR values did not differ according to skeletal classification (p>0.05). Bilateral RMS values differed significantly according to age groups (p<0.01), while bilateral MDW values of men were significantly higher than women (p<0.01).
DISCUSSION AND CONCLUSION: Our findings reveal that skeletal relationships are not effective on RMS, RMD, MDW and SWR. The fact that MDW is higher in males, and RMS widens after the age of 15 shows that patient age and gender are important factors on treatment options.

7.
Muğla İlindeki Yetişkin Bireylerin Ağız Hijyeni Alışkanlıkları ile Ağız ve Diş Sağlığı Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi
Evaluation of Oral Hygiene Habits and Oral and Dental Health Knowledge Levels of Adults in Mugla Province
Saniye Eren Halıcı, Fatma Yılmaz, Özgül Cartı Dörterler
doi: 10.5505/eudfd.2023.46514  Sayfalar 51 - 59
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı; yetişkin bireylerin sosyodemografik özelliklerinin ağız hijyeni alışkanlıkları ile ağız ve diş sağlığı hakkındaki bilgi düzeyleri üzerine olan etkisini değerlendirmektir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Muğla ili Menteşe ilçesinde 18-74 yaş arasındaki 199 gönüllü yetişkin bireye (92’si kadın, 107’si erkek) anket uygulaması yapıldı. Bireylerin sosyodemografik özelliklerini, ağız hijyeni alışkanlıklarını ve ağız ve diş sağlığı hakkındaki bilgi düzeylerini belirleyecek sorular soruldu ve kaydedildi. Elde edilen verilerin istatistiksel değerlendirmesi Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis Varyans analizi, Ki-kare analizi ve Spearman korelasyon analizi ile yapıldı (p=0,05).
BULGULAR: Katılımcıların diş fırçalama sıklığı ve gargara kullanma durumunun yaş, cinsiyet ve eğitim seviyesi gruplarına göre farklılık gösterdiği bulundu (p<0,05). Katılımcılardan 65-74 yaşları arasındaki bireylerin 18-34 yaşlarındakilerden; erkeklerin kadınlardan; ilkokul mezunlarının lise ve üniversite mezunlarından anlamlı derecede daha az bilgi düzeyine sahip oldukları tespit edildi (p<0,05). Ayrıca günde 1 kezden az diş fırçalayan, gargara ve florürlü ajan kullanmayan bireylerin ağız ve diş sağlığı bilgi düzeylerinin anlamlı ölçüde daha düşük olduğu bulundu (p<0,05).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu araştırmadan elde edilen veriler neticesinde, Muğla ilindeki yetişkin bireylerin daha yaşlı ve düşük eğitim seviyesindekilerin ağız hijyeni alışkanlıkları ile bilgi düzeylerinin yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen verilerin toplumun çoğunluğunu yansıttığı düşünülürse, ağız ve diş sağlığını iyileştirmeye yönelik çalışmalar bu popülasyonlar üzerinde yoğunlaşmalıdır.
INTRODUCTION: The aim of this study was to evaluate the effect of sociodemographic characteristics of adults on their oral hygiene habits and their level of knowledge about oral and dental health.
METHODS: A questionnaire was applied to 199 volunteer adults (92 female, 107 male) between the ages of 18-74 in Mentese district of Mugla province. Questionaire was applied and responses were obtained to determine the sociodemographic characteristics of the individuals, their oral hygiene habits and their level of knowledge about oral and dental health. Statistical evaluation of the data obtained was performed by Mann Whitney U test, Kruskal Wallis analysis of variance, Chi-square analysis and Spearman correlation analysis (p=0.05).
RESULTS: The frequency of tooth brushing and mouthwash usage of the participants differed according to age, gender and education level groups (p<0.05). The individuals in the 65-74 age group, men, primary school graduates had significantly less knowledge level than those in the 18-34 age group, women, high school and university graduates, respectively (p<0.05). In addition, individuals who brushed their teeth less than once a day and did not use mouthwash and fluoride agents had significantly lower oral health knowledge levels (p<0.05).
DISCUSSION AND CONCLUSION: It has been determined that the oral hygiene habits and knowledge levels of the adults who are older and have a lower education level in Mugla province are insufficient. Considering that the data obtained reflect the majority of the population, studies to improve oral and dental health should focus on these populations.

8.
Asimetrik T-Loop’un Derin Kapanış Vakalarında Etkisinin Sonlu Elemanlar Analizi ile Değerlendirilmesi
An Evaluation of Asymmetrical T-Loop Effects in Deep Bite Cases with Finite Element Analysis
Gülce Tosun Işık, Neslihan Ucuncu
doi: 10.5505/eudfd.2023.65872  Sayfalar 61 - 71
GİRİŞ ve AMAÇ: Eş zamanlı kesici diş retraksiyonu ve intrüzyonu amacıyla aktivasyonu yapılan asimetrik T-loop devamlı ark telinin meydana getirdiği diş hareketlerini 3 boyutlu sonlu elemanlar analizi ile incelemek.
YÖNTEM ve GEREÇLER: .018 inç Roth braketler (MiniDiamond, Ormco, Glendora, Calif.), molar tüpler (GAC International Inc. Bohemia, NY,USA),.016x.022 TMA (Ormco, Orange,Calif)asimetrik T-loop ark teli modellenmiştir.Üst lateral ve kanin dişler arasına yerleştirilen asimetrik T-loop ark telinin aktivasyonu sonucu oluşan diş hareketleri araştırılmıştır. Maksiller dişlerin eğimindeki değişiklikler ve dişlerin ilk yer değiştirmesi “X”,”Y", “Z” eksenlerinde analiz edilmiştir.
BULGULAR: Ön bölgede (üst santral ve lateral dişlerde) meydana gelen kuvvetler mezial yönde harekete neden olmuştur. Labiopalatinal yönde, lateral diş retrakte olurken palatinal yönde devrilme gözlenmiştir. Posterior grup dişleri (üst kanin, ikinci premolar, birinci molar, ikinci molar) değerlendirildiğinde, ikinci molar diş hariç tüm posterior dişlerin kronlarının palatinal yöne doğru hareket ettiği görülmüştür. Ayrıca posterior bölgede mezializasyon kanin dişten posteriora doğru gidildikçe daha paralele yakın olmaktadır. Dikey yönde maksimum hareket miktarı lateral dişte, ardından santral dişte tespit edilmiştir. Arka grup dişlerdeki hareketin yönü kesici dişlere ters yöndedir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Asimetrik T-loop ark teli ile kesici dişlerin intrüzyonu ve retraksiyonu aynı anda yapılabilir; ancak arka bölgede bir
miktar ekstrüzyon meydana gelmektedir.
INTRODUCTION: To examine tooth movements by activation of continuous asymmetrical T-loop arch wire for simultaneous incisor retraction and intrusion with 3D finite element analysis.
METHODS: 018 inch Roth brackets(MiniDiamond,Ormco,Glendora,Calif.),molar tubes(GAC International Inc. Bohemia,NY,USA),.016x.022 TMA (Ormco,Orange,Calif)asymmetric T-loop arch wire were modelled.Tooth movements resulting from the activation of the asymmetric T-loop arch wire positioned between the upper lateral and canine teeth were investigated.
RESULTS: The changes in the anterior region(upper central and lateral teeth) forces caused movement in the mesial direction.In the labiopalatinal direction, palatinal tipping was observed while the incisors were retracting.The assessment of the posterior group(upper canine,second premolar, first molar, second molar) revealed that crowns of all posterior teeth moved towards palatinal direction except second molar.In addition, mesialization in the posterior region occured more parallel to the posterior from the canine tooth.The maximum amount of movement in the vertical direction was detected in the lateral tooth,followed by the central tooth.The direction of the movement in the posterior group was opposite to the incisors.
DISCUSSION AND CONCLUSION: With the asymmetrical T-loop archwire,intrusion and retraction of the incisors can be performed simultaneously; however some extrusion takes place in the posterior region.

9.
Pedodontide Tele-Diş Hekimliği Uygulaması: Covid-19 Pandemisi Döneminde Ebeveyn Memnuniyetinin Değerlendirilmesi
Teledentistry in Pediatric Dentistry: Evaluation of Parental Satisfaction During the Covid-19 Pandemic
Müge Erbay Mola, Dilsah Coğulu, Ece Eden, Aslı Topaloğlu Ak
doi: 10.5505/eudfd.2023.57855  Sayfalar 73 - 76
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, Covid-19 pandemisi döneminde çocuk hastaların muayenesi için kullanılan tele-diş hekimliği uygulaması sonrasında ebeveyn memnuniyetinin değerlendirilmesidir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya 3-13 yaş arasında 200 çocuk hasta (105 kız, 95 erkek) katılmıştır. Tele-diş hekimliği ve görsel muayenelerin tamamlanmasının ardından ebeveynlere 6 sorudan oluşan Likert ölçeklendirmesine göre 5 üzerinden skorlanan “Ebeveyn Memnuniyet Anketi” yöneltilmiştir. Anket sonuçlarından elde edilen veriler SPSS 22.0 programı kullanılarak varyans analizi, t-testi ve çoklu doğrusal regresyon modeli ile analiz edilmiştir. Sonuçlar %95 güven aralığında, p<0,05 istatistiksel anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir.
BULGULAR: Ankete katılan ebeveynlerin %97’si tele-diş hekimliği muayenesinin kendilerine vakit kazandırdığını; %96’sı dijital yöntemlerle yapılan muayenenin ihtiyaçlarını karşıladığını bildirmiştir. Ankete katılan ebeveynlerin tümü Covid-19 pandemisi döneminde dijital yöntemlerle tele-diş hekimliği muayenesi yapılmasını beğendiklerini ve tele-diş hekimliği hizmetini tekrar almak istediklerini bildirmişlerdir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Çocuk hastalarda gerçekleştirilen tele-diş hekimliği uygulamalarının özellikle Covid-19 pandemisi döneminde ebeveynler tarafından kabul edilebilirliğinin yüksek olduğu saptanmıştır.
INTRODUCTION: The aim of this study is to evaluate the teledentistry application used for the examination of pediatric patients during the Covid-19 pandemic in terms of parental satisfaction.
METHODS: Two hundred pediatric patients (105 girls, 95 boys) aged 3-13 years participated in the study. The “Parental Satisfaction Questionnaire”, which was scored out of 5 according to the Likert scale consisting of 6 questions, was directed to the parents of the patients. The data obtained from the survey results were analyzed by analysis of variance, t-test and multiple linear regression model using SPSS 22.0 software. The results were evaluated at the 95% confidence interval, at the p<0.05 statistical significance level.
RESULTS: 97% of the parents who participated in the survey stated that the teledentistry examination saves them time. 96% of the parents reported that the examination performed by digital methods met their needs. All of the parents who participated in the survey stated that they liked the teledentistry examination with digital methods during the Covid-19 pandemic period and that they wanted to receive teledentistry service again.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Teledentistry applications performed in pediatric patients especially during the Covid-19 pandemic period resulted in high parental satisfaction.

DERLEME
10.
Dental Çürük ile Mücadelede Antibakteriyel ve Remineralize Edici Etki İçin Nanoteknoloji Kullanımı
Nanotechnology Use of for Antibacterial and Remineralizing Effect in Management of Dental Caries
Semiha Ekrikaya, Sezer Demirbuğa
doi: 10.5505/eudfd.2023.15046  Sayfalar 77 - 85
Dental çürükler günümüzdeki en yaygın kronik hastalıklardan biridir. Diş hekimliğinde nanoteknoloji ile biyofilm asitlerini kontrol ederek ve remineralizasyonu artırarak çürüğü önlemeyi amaçlayan çalışmalar yapılmaktadır. Nanoteknolojik yaklaşımlarla geliştirilen materyaller koruyucu diş hekimliği ve restoratif diş hekimliğinde başarılı bir şekilde kullanılabilmektedir. Güncel literatür çalışmalarında çeşitli monomerler ve metal nanopartiküllerinin antibakteriyel ve remineralizasyon kapasiteleri ile ilgili çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda çeşitli monomerler ve nanopartiküllerin remineralize edici ve antibakteriyel etkinliği kanıtlanmıştır. Bu monomerler ve nanopartiküller dental kompozitler, simanlar, örtücüler, kaideler ve adezivler içerisine dahil edilerek antibakteriyel etkinlik ve remineralizasyon sağlamak için umut vericidir. Bu nedenlerle nanoteknoloji, koruyucu ve restoratif diş hekimliğini önemli ölçüde geliştirme potansiyeline sahiptir. Ancak nanoteknoloji ürünlerinin muhtemel toksisitesi ve dezavantajları ile ilgili bilgi sınırlıdır. Dental materyaller üzerinde nanopartiküllerin uzun süreli antimikrobiyal, toksik, fiziksel ve klinik etkileri daha ileri çalışmalarda araştırılması gerekir.
Nowadays dental caries is one of the most common chronic diseases. In dentistry, studies aiming to prevent caries by controlling biofilm acids and increasing remineralization with nanotechnology are carried out. Materials developed with nanotechnological approaches can be used successfully in preventive dentistry and restorative dentistry. In current literature studies, various studies have been carried out on the antibacterial and remineralization capacities of various monomers and metal nanoparticles. The remineralizing and antibacterial activity of various monomers and nanoparticles have been proven in the studies. These monomers and nanoparticles are promising to provide antibacterial activity and remineralization by incorporating into dental composites, cements, sealants, bases, and adhesives. For these reasons, nanotechnology has the potential to significantly improve preventive and restorative dentistry. However, information on the possible toxicity and disadvantages of nanotechnology products is limited. Longterm antimicrobial, toxic, physical, and clinical effects of nanoparticles on dental materials need to be investigated in future studies.

OLGU SUNUMU
11.
Prepubertal Sınıf III Bir Hastanın Cap Splint Ankrajlı Braketler ve Yüz Maskesi Kombinasyonu ile Tedavisi: Bir Olgu Sunumu
Treatment of a Prepubertal Class III Patient with Combination of Cap Splint Anchored Brackets and Facemask: A Case Report
Delal Dara Kılınç, Ecem Ağırbaş
doi: 10.5505/eudfd.2023.76476  Sayfalar 87 - 92
Sekiz yaşındaki kız çocuğu hasta iskeletsel Sınıf III, ön çapraz kapanış ve tek taraflı arka çapraz kapanış ve dişsel çapraşıklık şikayetleri ile kliniğimize sevk edilmiştir. Aynı anda hem ortodontik hem de dentofasiyal ortopedik anomalileri tedavi edebilmek için, eşzamanlı olarak sabit ve hareketli apareylerin bir kombinasyonu uygulanmıştır. Transversal yön ve sagital yön uyuşmazlığını aynı anda çözmek için protraksiyon facemask uygulanması ile kombine; bir genişletme vidası ve facemask için kancalar içeren bir cap splint apareyi uygulanmıştır. Ön ve arka çapraz kapanışları tedavi edildikten sonra, retansiyon döneminde, dişsel çapraşıklığı çözmek amacıyla ankraj ünitesi olarak kullanabilmek için bonded cap splinte; sıralama ve seviyeleme elde etmek için ise maksiller ön dört kesiciye braketler uygulanmıştır. Üst çene genişletmesi için pekiştirme süresini verimli kullanmak ve başka bir uygulama ihtiyacını ortadan kaldırmak için yapılan bu tedavi ile birlikte toplam tedavi süresi 6 aydır. Uygun bir overbite ve overjet; kesici dişlerdeki çapraşıklığın çözülmesi; çenelerin iyi bir transversal ve sagital yön ilişkisi ve uygun bir yumuşak doku profili elde edilmiştir.
An 8-year-old girl was referred to our clinic with complaints of skeletal Class III, anterior crossbite and unilateral posterior crossbite and dental crowding. A combination of fixed and removable appliances was applied simultaneously to treat both orthodontic and dentofacial orthopedic anomalies at the same time. To resolve the transversal direction and sagittal direction discrepancy at the same time, a cap splint appliance with an expansion screw and hooks for the facemask combined with the application of a protraction facemask was applied. After the anterior and posterior crossbites were treated, during the retention period, brackets were applied to the bonded cap splint to align the teeth and to use it as an anchor unit, and to the maxillary anterior four incisors to achieve alignment and leveling. The total treatment time was 6 months with this application, which was made to use the reinforcement time efficiently for maxillary expansion and to eliminate the need for another application. A proper overbite and overjet; dissolving the crowding of the incisors; A good transversal and sagittal directional relationship of the jaws and a suitable soft tissue profile were obtained.

LookUs & Online Makale