e-ISSN 1302-7476
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi - EÜ Dişhek Fak Derg: 33 (1)
Cilt: 33  Sayı: 1 - 2012
DERLEME
1.
Dişhekimliğinde Bilinçli Sedasyonda İntravenöz Ajanlar
Intravenous Agents on Conscious Sedation for Dental Procedures
Esra Çağıran, Banu Özveri Koyuncu, Bahar Sezer
doi: 10.5505/eudfd.2012.47965  Sayfalar 1 - 5
Pek çok diş hekimi hastası, dental tedavisini lokal anestezi ile yapılmasını kabul etmektedir. Buna karşın, bazı hastalarda bilinçli sedasyonu da içeren tekniklerin yardımına ihtiyaç duyulur. Dişhekimliğinde bilinçli sedasyon tekniğinin amacı, derin bilinç kaybı yaratmadan belirli bir derecede sedasyon sağlayarak hastaya rahatsızlık verebilecek işlemlerin yapılmasını kolaylaştırmaktır.
Bu derlemenin amacı, diş hekimliği pratiğinde diğer yöntemlerle tedavi edilemeyen veya işlem yapılamayan hasta gruplannda bilinçli sedasyon uygulaması ile ilgili ve bu uygulamada kullanılan intravenöz ajanlara yönelik bilgi vermektir.
Most dental patients are able to accept dental treatment with local analgesia. However, some patients require additional help from a range of techniques, including conscious sedation. Conscious sedation dentistry is a technique in dental care that attempts to offer some of the benefits of sedation dentistry without such profound alteration of consciousness, so that uncomfortable procedures may be facilitated.
The aim of this review was to give information about conscious sedation in dental procedures, and the intravenous drugs used for conscious sedation.

2.
Kök Kanal Tedavilerinde Başarısızlık Sebepleri
Failure Causes in Root Canal Theraphies
Kezban Çelik, Sema Belli
doi: 10.5505/eudfd.2012.52824  Sayfalar 6 - 12
Kök kanal tedavisinin esas amacı; kök kanal sisteminin enfekte veya nekrotik artıklardan ve mikroorganizmalardan temizlenmesi, kök kanalının üç boyutlu olarak mükemmel bir şekilde doldurulması, böylece kök kanal yüzeyinin yeniden enfekte olmasının önlenmesidir. Kök kanal tedavisi genellikle yeterli standartlar elde edilemediği zaman başarısız olmaktadır.
Endodontik başarısızlığa katkıda bulunan faktörler olarak; pozitif kültür artık nekrotik pulpa dokusu, kırık aletler, taşkın kök kanal dolgusu, mekanik perforasyonlar, kök kırıkları, periradikuler lezyon varlığı, periodontal hastalık ve dolum esnasında kök kanalında bakteri varlığı rapor edilmiştir. Bununla birlikte, pek çok diş prosedürel hatalar yüzünden, kanal içi endodontik enfeksiyonun önlenememesi ve kontrol edilememesi sebebiyle kök kanal tedavisine cevap vermemektedir.
Fakat bazı vakalar var ki en yüksek teknik standartlar altında yapılmalarına rağmen, yine de başarısızlıkla sonuçlanabilmektedirler. Bu tür iyi tedavi edilmiş vakaların başarısızlığıyla ilgili bilimsel deliller mevcuttur. Bu vakaların başarısızlık sebepleri, mikrobiyal faktörleri, intraradikuler ve ekstraradikuler enfeksiyonu, intrinsik ve ekstrinsik mikrobiyal olmayan faktörleri kapsamaktadır.
The real goal of root canal theraphy is eliminating of root canal system from infected or necrotic remnants and microorganisms, obturating of root canal system three dimensionally excellent, and so preventing of recontaminating of the root canal surface. Generally root canal theraphy fails when adequate standarts don’t achieve.
It was reported as he factors which contrubuted endodontic failure that; positive culture, broken intruments, overfilled root canal, mechanic perforations, root fractures, precense of periradicular lesions, periodontal disease and precense of bacterias in the root canal during root canal filling. At the same time, because of procedural mistakes, due to not prevention and control of endodontic infection, a lot of teeth do not respond root canal therapy.
However there are some cases which are treated under high techniques, they can fail also. There are scientific evidences associated with these well treated cases. Failure causes of these cases include microbial factors, intraradicular and extraradicular infection, intrinsic and extrinsic nonmicrobial factors.

3.
İlaçların Ortodontik Diş Hareketi Üzerindeki Etkileri
Effects of Drugs on Orthodontic Tooth Movement
Ezgi Atik, Semra Ciğer
doi: 10.5505/eudfd.2012.97759  Sayfalar 13 - 20
Ortodontik tedavide, ortodontik diş hareketi, uygulanan mekanik kuvvete bağlı olarak çeşitli mediyatörlerin salınımı sonucunda oluşmaktadır. Son zamanlarda, yapılan birçok çalışma ile mekanik kuvvetin yanı sıra medikal ajanların da ortodontik diş hareketi üzerindeki etkileri gösterilmiştir. Diş hareketini etkileyen en temel medikal ajanlar; eikozanoidler (Lökotriyen, Tromboksan, Prostasiklin, Prostaglandin), NSAİİ (Non-steroid Anti-enflamatuvar ilaçlar), diğer analjezikler (Parasetamol), kortikosteroidler, paratiroid hormonu, tiroid hormonu, östrojen, 1,25 dihidroksikolekalsiferol (vitamin D3) ve bifosfanatlardır. Bu medikal ajanlar hem ortodontik diş hareket hızını hem de tedavi süresini etkileyebilir. Eikozanoidlerin topikal uygulaması ortodontik diş hareketini hızlandırırken, eikozanoid inhibitörleri diş hareket hızını azaltabilmektedir. Analjezikler arasında sadece parasetamol grubunun ortodontik diş hareket hızı üzerinde etkisi olmadığı gösterilmiştir. Kortikosteroid, paratiroid ve tiroksin hormonlarının diş hareketini hızlandırdığı gösterilmiştir. Östrojenlerle ilgili çalışmalar östrojen ile ortodontik diş hareketi arasında ters bir ilişki olduğunu ve bu hormonun artmasıyla diş hareketinin yavaşladığını göstermiştir. Vitamin D3 uygulaması doza bağımlı şekilde ortodontik diş hareketini hızlandırırken, bifosfanat uygulaması doza bağımlı şekilde ortodontik diş hareket hızını düşürmektedir.
In orthodontic treatment, orthodontic tooth movement occurs as a result of releasing various mediators by means of the mechanic force. Recently, the effects of medications as well as the mechanic force on orthodontic tooth movement have been published by several investigations. The basic medications which effect the tooth movement are; eicosanoids ( leukotriene, thromboxane, prostacyclin, prostaglandin), NSAIDS (nonsteroidal anti-inflammatory drugs), other analgesics (Paracetamol), corticosteroids, parathyroid hormone, thyroid hormone, estrogen, 1,25 dihydroxycholecalciferol (Vitamin D3) and bisphosphonates. These medications may effect both orthodontic tooth movement rate and treatment time. Therapeutic administration of eicosanoids increases tooth movement, whereas their inhibitors may decrease tooth movement. Among analgesics, it has been shown that only paracetamol group does not have an effect on orthodontic tooth movement rate. It has been shown that corticosteroid, parathyroid and thyroxin hormones increases orthodontic tooth movement rate. Investigations regarding estrogens revealed that there was an opposite relation between estrogen and orthodontic tooth movement and the increase of this hormone led to tooth movement decrease. Administration of Vitamin D3 increases orthodontic tooth movement dependent of the dose whereas administration of bisphosphonate decreases orthodontic tooth movement dependent of the dose.

4.
Endodontide Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografinin Uygulama Alanları
Cone Beam Computed Tomography Applications in Endodontics
Bulem Üreyen Kaya, Ayşe Diljin Keçeci, Arife Yaran
doi: 10.5505/eudfd.2012.70298  Sayfalar 21 - 31
Konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) veya dijital hacim tomografisi çene ve dokularının üç boyutlu görüntüsünü oluşturabilen ekstraoral bir görüntü tarayıcısıdır. KIBT çevre dokuların birbiri üzerine superpozisyonunu azaltarak veya engelleyerek konvansiyonel radyografiye üstünlük sağlar. Konvansiyonel periapikal radyografide gözlenemeyen yapılar, 0.125-2 mm arasındaki aksiyal, koronal ve sagital düzlemlerde alınan kesitler sayesinde izlenebilir. KIBT’ nin başlıca endodontik uygulamaları; eksternal kök rezorbsiyonu ve kök perforasyonlarının teşhis edilmesi, kök kanal morfolojisinin değerlendirilmesi, periapikal lezyonların teşhisi ve prognozunun takibi, kök kırıklarının teshisi, cerrahi öncesi çevre dokuların değerlendirilmesi, klinik yöntemlere ilave olarak çalışma boyunun belirlenmesi ve in vitro çalışmalarda kanal genişletme sistemlerinin etkinliklerinin değerlendirilmesini kapsar. Dental volumetrik tomografilerin üçüncü boyuta ihtiyaç duyulan, elde edilmiş bulgulara katkı sağlayacağı düşünülen ve fayda/zarar oranının dikkatlice değerlendirildiği vakalarda mümkün olan en küçük görüntüleme alanları tercih edilerek kullanımı endodonti bilimi için oldukça önemli bir gelişmedir. Bununla birlikte dental volumetrik tomografi uygulamaları mümkün olduğunca aynı hastaya sık uygulanmamalı ve görüntüler mutlaka arşivlenmelidir.
Cone beam computed tomography (CBCT) or digital volume tomography is an extraoral image scanner which can generate three-dimensional image of maxillo-facial tissues. CBCT provides superior image by reducing or preventing the surrounding tissues to be superimposed on each other. The structures which can not be observed with conventional periapical radiographs can be monitored with 0.125-2 mm axial, coronal, and sagittal plane sections. The major practices of CBCT in endodontics are diagnosing external root resorbtions and perforations, evaluation of the root and canal morphology, diagnosis and follow-up of periapical lesions, detection of root fractures, analysis of anatomical landmarks before apical surgery, precision of endodontic working length measurements and investigation of root canal preperation efficacy of different rotary systems in vitro. The use of dental volumetric tomography is an important development for the science of endodontics if the third dimension is needed. If it is thought to contribute to the findings obtained, it is important to assess the benefit / harm ratio of the above cases and use it with a preference for smallest possible monitoring areas. Dental volumetric CT is not commonly applicate to the same patient and it must be archived.

ARAŞTIRMA
5.
Farklı solüsyonlarda bekletilen akrilik dişlerin renklenme düzeylerinin incelenmesi
An evaluation of staining levels of acrylic teeth immersed in different solution
Melike Pınar Yıldırım, Nuran Yanıkoğlu, Funda Bayındır
doi: 10.5505/eudfd.2012.85856  Sayfalar 32 - 37
AMAÇ: Hareketli protezlerde kullanılan yapay dişler fonksiyon, fonasyon ve estetiğin sağlanmasında önemli bir bileşendir. Hareketli protezlerde kullanılan yapay dişlerin zamanla renklendikleri bilinmektedir. Çalışmamızda hareketli protez yapımında kullanılan yapay dişlerin çeşitli solüsyonlar içerisindeki renklenme düzeyleri incelenmiştir.
YÖNTEMLER: İki farklı akrilik diş markasının ön ve arka grup dişleri 4 ayrı boyayıcı solüsyonda bekletilerek, renklenme düzeyleri incelenmiştir. Renklenme için çay solüsyonu (Lipton Yellow Label Tea, Unilever, İstanbul, Türkiye), kahve solüsyonu (Neskafe Classic, Nestle, İstanbul, Türkiye), şarap (Kavaklıdere Şarapları A.Ş., Türkiye), kola (Coca-Cola Co., Türkiye) ve kontrol grubu olarak da distile su kullanılmıştır. Ölçümler kolorimetre cihazı ile yapılmıştır. Renk değişikliklerinin değerlendirilmesi için CIE L*a*b* renk ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar Varyans analizi ve Duncan testi ile istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Renk değişiklikleri, 3 ayrı zamanda yapılan ölçümler ile incelenmiştir.
BULGULAR: Renklenme düzeylerinde, akrilik dişlerin kimyasal yapısı, polimerizasyon şekli, hastanın protezlerini temizleme alışkanlığı ve diyet alışkanlıklarının etkili olduğu düşünülmektedir. Ölçümler sonucunda bütün örneklerde zamana bağlı olarak renk değişiklikleri gözlenmiştir.
SONUÇ: Renklenme major başarısızlıklardan biridir, çünkü estetik materyallerin uygulandıkları andaki renklerini, bozulmadan muhafaza etmesi istenmektedir. Çalışmamızda kullandığımız yapay dişlerin renklenmelerinin çeşitli solüsyonlardan etkilendiği gözlemlenmiştir. In vitro olarak yaptığımız bu çalışmada, boyanma miktarının zamana bağlı olarak azalarak arttığı gözlenmiştir.
OBJECTIVE: Acrylic resin teeth used in removable dentures are important for function, speech and esthetics. It is a known fact that acrylic resin teeth used in removable dentures are discolored by time. The purpose of our study was to evaluate the color stability properties of teeth used in removable dentures.
METHODS: Samples of two acrylic teeth, immersed in 4 differet staining solution and analyzed staining degrees by a colorimeter. We used tea (Lipton Yellow Label Tea, Unilever, Istanbul, Turkey), coffee (Neskafe Classic, Nestle, Istanbul, Turkey), wine (Kavaklıdere Wines Co., Turkey), cola (Coca-Cola Co., Turkey) and distilled water as staining solution. Color changes evaluated by CIE L*a*b* color space. Data from the color change statistically analyzed by ANOVA and Duncan test. Color changes collected at 3 different time.
RESULTS: Chemical composition, polymerising type, cleaning of dentures and use of colorant food and drinks are effective for staining of acrylic teeth. It was observed that all of the samples used in this study, had been affected in different solutions.
CONCLUSION: Staining is a major complication. It was observed that both of the acrylic teeth used in this study had been affected by various beverages with time.

OLGU SUNUMU
6.
Mandibulada Periferal Osteom: Olgu Sunumu
Peripheral Osteoma of the mandible: Case Report
Hüseyin Koca, Erinç Önem
doi: 10.5505/eudfd.2012.72692  Sayfalar 38 - 42
Osteomlar genellikle kraniyofasiyal bölgede nadir olarak da çene kemiklerine yerleşen, yavaş büyüyen benign osteojenik tümörlerdir. Periferal, endosteal ve ekstraiskeletsel tipleri bulunmaktadır. Periferal osteom, periosttan köken alırlar ve nadiren mandibula yerleşim gösterir. Yavaş büyümeleri nedeniyle çene yüz bölgesindeki osteomlar deformite oluşturacak ve yerleşim gösterdikleri bölgeye göre fonksiyon bozukluğuna sebep olacak boyutlara ulaşana kadar semptom vermezler. Makalede mandibuler korpusta, biri bukkal ve diğeri lingual yüzlerde yerleşmiş iki periferal osteom olgusu sunulmaktadır.
Osteomas, are benign, slow growing osteogenic tumors commonly occurring in the craniofacial bones. It can be of a central, peripheral, or a extraskeletal type. The peripheral type arises from periosteum and is rarely in the mandible. Due to their slow growth, osteomas of the maxillofacial bones remain asymptomatic until they attain sufficient sizes as to cause disfigurement and interference with normal function of their anatomic location. Two cases of peripheal osteoma both located in the body of the mandible one in the lingual other in the buccal side was reported.

LookUs & Online Makale